The man thinks,
The horse thinks,
The sheep thinks,
The cow thinks,
The dog thinks.
The fish doesn't think.
The fish is mute.
Expressionless.
The fish doesn't think,
Because the fish knows Everything.

uzun süredir konuşmadığı ama sevdiği bir arkadaşı ile konuşmak...
nasıl özledim.
bir de uzakta olunca aklımda o üçünü nasıl da büyütüyorum nasıl mükemmelleştiriyorum tarifi yok hani.
birisi doğum günümden bir gün önce arar ama yüzsüzdür de "olm bugün yarın ne fark eder bana saat hesabı yapma döverim seni" diye dubai sıcağında üşenmeden konuşur. maksat beni çıldırtmakmış. zırtapoz ayı.
diğeri ise iki defa kutlar hem netten hem de akşam telefonla arayıp ki kutlama işte gerisinde yine her zaman ki gibi tatlı tatlı konuşur benimle. görmesem de yüzünde o tatlı gülümsemesi ile. hatta her zaman onu esnettiğim için telefonda bile esneme sesleri gelir. ben de hemen ona hatırlatırım tabi "insan huzurlu hissettiği kişinin yanında durmadan esnermiş" diye.
diğeri ise üstünden günler geçer ve hediyesini de verir bana: canımın en cok sıkıldığı bir günde net ile pek işi olmayan kişi dur msne geliyorum diyip web cam açtırıp güldürene kadar ki gece saat 2-3e kadar benimle oturur. sabah 7de iş başı yapması gerektiği halde. uykulu da olsa o "ben işimi bilirim" ve de yarı çapkın gülüşünü de saklamaz benden.

ben gerçekten şanslıyım. tek kötü yanı onlardan uzakta olmam. belki bir gün diyeceğim ama o zamana kadar hepsi evlenmiş olursa muhtemelen hanımları beni sevmeyecek. durmadan şımartılan bir kız arkadaş...

Hiç yorum yok:

Günce arşivi

Okuyucular