The man thinks,
The horse thinks,
The sheep thinks,
The cow thinks,
The dog thinks.
The fish doesn't think.
The fish is mute.
Expressionless.
The fish doesn't think,
Because the fish knows Everything.

umarım sayfa açılırken artık sorun yaşamadan blog sayfama ulaşabilirim. çünkü ciddi anlamda bu durum sıkıcı olmaya başlamıştı. iyi ki kötü bir şekilde bir iki konudan bahsediyor olmak insana iyi geliyor ki bunun yanında birçok kişinin ilginç gördüğü, paylaşmak istediği konuları okumak, fotoğraflara bakmak ise ayrı zaten. kolum kanadım kırılmış gibi hissediyordum.
bu arada annemin de ısrarları ile (hep zaten annem ısrar ediyor herşeyde ya neyse işte) kendime bir web-cam denilen aygıttan aldım. en minik ve en ucuzunu aldım ki ne de olsa kullanmıyacagımı biliyordum. ve bilin bakalım ne oldu? ilk akşam kurdugum gibi bir çocuk hevesiyle msnden kameralı görüşme yapacak kişi aranmaya başladım. herkese de öyle kamera açacak cesaretim de olmadıgı için bir iki kişiye kısa süreliğine kamera açtım. bahanem de hazırdı: çalışıyor mu diye deneme amaçlı. zaten saolsun bir kız arkadasım "hee çalışıyormuş" diyip pat diye kamerayı kapadı ya nasıl sinir oldum ona anlatamam. ben burada çocuklar gibi ilk defa kendime ait bir kamera almışım, kurmuşum ve istediğim zaman görüntülü sohbet yapabilme özgürlüğüne sahip olmanın heyecanı yaşarken... off neyse işte. en son zaten yan odadaki sevgili kardeşime kamera açtım. ahahahaha.
bu da böyle bir anımdı işte.
ama iyi ki sonbahar geldi de havalar serinledi şöyle. gerçi belediye otobüslerindeki ter kokusunu bir süre daha çekecegim gibi görünüyor. kardeşim askere gitseydi de araba tamamen bana kalsaydı...

Hiç yorum yok:

Günce arşivi

Okuyucular